27 Haziran 2016 Pazartesi

TATİL GELİYOR


Sahi tatile kaç gün kalmıştı?
Zamanın tik taklari fazlasıyla hızlı akarken sorular cevapları aramakta... Ramazan ayının sonlarına yaklaştık. Çok şükür güzel bir Ramazan geçirdim. Bayram da umuyorum ki daha da güzel geçecek. Fakat asıl tatil bayramdan sonra başlayacak. Gerçi kafamı götürdüğüm her yerde tatili yine kendim belirleyeceğim sanırım. Atanamayan bir öğretmen olarak güzel geçmeyen bir yüksek lisans döneminde kendimi düşündüğümde geriye dönüp bakıyorum ve hapseden büyük bir stres bulutunu görüyorum. Bu yüzden kafa tatili denilen o tatile ihtiyacım fazlasıyla var. Düşünmeden geçen bir kaç hafta bile benim için tatil aslında. Bu yüzden bu hafta belirlediğim kitapları almaya çalışacağım. Bayram kalabalığına yakalanmadan... Sizlerle de paylaşırım...Uzun uzadıya... Kitaplar konusunda fazlasıyla konuşkanım yorumlarım sayfalarca sürebilir ve alınacak bir kaç parça urun ekleyerek... Çantalar dolusu ürünle dışarı çıkanlardan değilim fazlasıyla.  Yorgun hatta tembelim bu konuda ama paylaşmak istedim. Benim gibi olanlar mutlaka vardır. 
Özellikle de kozmetik alanında indirimler bu kadar göze çarparken almak istediklerinizi sizlerde gözden geçirirsiniz. İki yıldır vazgeçemediğim Sephora göz makyajı temizleyici için diyebileceğim tek kelime "mükemmel" göz yakmayan ve defalarca kullanmanıza gerek kalmadan tek kullanımda büyük bir bölümünü temizleyen bir urun. Geçenlerde görmüştüm tatil setini indirime alan Sephora dan bu ürünün küçük boyunu alıp tatil boyunca deneyebilirsiniz. Bir ara aldığım Garnier göz makyajı bitirmeyi planlıyordum fakat gözlerimi yaktığı için kalan kısmını kullanmayı artık düşünmüyorum. 
Geçen hafta Yves Rocher'in 50 faktörlü güneş kremini almıştım gözüme o zamandan çarpan Yves Rocher göz makyajı temizleyicini almıştım. Bir iki kere kullandım şimdilik fena değil gibi. Belki bu ürünleri kullanmayı düşünenler vardır. Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana....😃

17 Haziran 2016 Cuma

KENDİME YOLCULUK

 
İzliyorum. Kaçıp giden yol kıvrımlarını, ardı arkası kesilmeyen arabaların biraz önünde biraz gerisinde kaçırdıklarımı düşünüyorum. Çoğu zaman yolculuklarda sessiz olurum. Sessizlik benim için bir alışkanlıktan da öte bir görev gibi. Yolun ruhuna saygı duymanın bir başka yanı. Bu yüzden yolculuklarda tek başıma olmayı fazlasıyla seviyorum. Kendi sessizliğimde kendi kelimelerimi duyarak kırgınlıklarımı tamir etmeye çalışmak iyi geliyor sanırım. Mesafelerin kısalığı veya uzunluğu fark etmiyor sadece kelimelerim ve ben. Önceleri yürüme mesafesinde olan bir yolculuk sonrasında yerini çeşitli araçlara bıraktı yerini. Artık kader olduğunu düşünüyorum. Kelimelerimin oluşturduğu bir dünyayı anlamlandırmak hatta anlamak için koşmak yerine izleyerek yol alıyorum. Yorgunluklarımın bir kısmı insanları anlamaya çalışmaktan bir kısmı ise gerilerden geliyor. Keşkelerimden... Büyüdükçe karmaşıklaşan bir dünya da denklerim de üç bilinmeyene dönüşüyor. Kalp kırgınlıkları gözyaşlarını getiriyor. Biliyorum; herşey değişir... Öyle sanıyorum ya da ara ara böyle düşünmek iyi geliyor. Sadece... Güvenmek değişmese! Güven; kelime anlamının altını doldura doldura kalsa. Güven elle tutulabilinir olup görüldüğünde ise tüm sorunları dağıtan bir kelimeden fazlası olmasına gerek yok. İnsanlar zamana bağlıyorlar. Zamanın acımasızlığında kırılgan olmamalısın dercesine sözlerini sertleştiriyorlar. Oysa kılıfı zamana bağlayarak uydurmaya çalışanları gördükçe anlıyorum. Kullanmadığın duygular senide dondurur. Bu yüzden seviyorum; iç muhasebem için yolculuklar yapmayı...  36 derece... Çukurova fazlasıyla sıcak. Evlerden dışarı adım atacak bir sebebe gerek kalmadan vücut "Hayır" diyor. Biraz sıcak biraz oruç olmak... Belki dün ya da önceki gün yani zamanından ardında kalan düşüncelerle fonda Can Atilla; Gül Bahçesi... Dinlerken huzur bulacağınız hikayesi olduğunu hissettiğiniz kelimelerinizi yaşatan bir müzikle Gül Bahçesinde olduğunuzu düşünerek gülümsemek. Ne olursa olsun; kelimeleriniz ne kadar yorgun olursa olsun gülümseyin. Bir başka yolculuk bir başka düşünce kapısı her daim olacaktır. İnanmanın güzelliğinde.... Hayırlı Ramazanlar!
 

9 Haziran 2016 Perşembe

PURE BEAUTY SUNCREAM


Bazen işlerin çokluğunu yapılması gerekenlerin birikmiş olmasından anlıyor insan. Sıralamalarla aram hiçbir zaman iyi olmadı biliyorum. Fakat sürekli düşünürüm. Sabah kalktığım andan itibaren... Şu aralar bu durumu daha çok fark ediyorum. Sahurdan iftira kadar olan süreçte ertelediklerim rüyalarıma giriyor. En son okumak için kütüphanemden ayırdığım kitabın üzerinden çok ay geçmiş olduğunu anlıyorum. Gitmem gereken yerleri fark ediyorum fakat ertelediğim kadar da ertelenmiş yollarım meğer. Cesaretimi saklamışım sanırım. Küçük not kağıtlarımı çıkarıyorum bugün. İlk sırada gözüme çarpan ise başlayan arkadaşı ziyaret et cümlesi üstüne bastırdığım bir ünlem... Hazırlandıktan sonra aynaya bakıyorum. Solgun yüzüme bir tebessüm yerleştiriyorum. Fakat yine de ellerim bir güneş kremi arıyor. Paylaşmak istedim. Benim gibi cildinize uygun güzel bir güneş kremi arıyorsanız tavsiye ederim. (Dip not: yine bir Kore ürünü) Güzel bir gün başlangıcım; kendimi düşünce dehlizinden çıkartarak olsa da ufak yardımcıları ihtiyacımız her zaman var. Önceliğimiz gülümsemek ve hatırlamak olmalı sonrası gelir zaten. Benim bugünkü ufak yardımcım pure beauty güneş kremi... Karma bir cildim var. Ona rağmen sivilce yapmayan kozmetiğimsi fakat güzel bir ürün. Yüzümle bütünleşti. Kore ürünleri sempatik yaşım ilerledikçe daha çok artıyor 😃 Neyse küçük yardımcılarla planlarımızı ertelemeden guzel bir gun olsun ....

6 Haziran 2016 Pazartesi

HAYIRLI RAMAZANLAR


Merkez Camisinden bir fotoğraf ile Hoşgeldin Ramazan... Uzun zamandır yazmıyorum hissi ile dolup taşan zihnim şimdi duraksiyor. Yazacak o kadar çok şey görülecek o kadar yer ve gülümseyecek o kadar çok neden var ki! Hepsi için çok şükür Allah'im! Razaman ayinin en sevdigim yanı bereketi dışında bu sanırım. Unuttuklarimizi hatırlamak. 40 tane kendimize ait sıkıntı varsa 41. Sıkıntıyi tanımak fakat bir farkla bu sıkıntı başkasının sıkıntısı. Bencilliğimizi bir ayda olsa unutmak sanki. Olmayanı anlamak. Aç degilken aç olanın halinden nasıl anlayabiliriz öyle değil mi?Dünyadaki her türlü husrana rağmen bu ayda görüyoruz hala umut var. Sevgiye dair anlayışa dair en çok da insan olmaya dair. İnsan olmak merhameti sandıklara kilitlemek değil insan olmak ellerini uzattığın insanı gercekten onemsemek. Umutla doldugumuz bu ayin hayırla geçmesi dileğiyle...Herkese Hayırlı Razamanlar...

29 Mayıs 2016 Pazar

JAKARANDA MEVSİMİ


Jakaranda mevsimi... Bu mevsimi özetleyecek renk belki de fotoğrafta görülen.... Bulutlu bir havaya uyanıp öğle yağmuru hatta sağanak yağışı cam buğusuna hapsedip ikindi vaktini güneşle selamlamak. Mayısın son günleri... Hazirana hazır mıyım bilmiyorum. Eskisi gibi plan yapmıyorum. Haftaların, ayların, yılların yorgunluğunu üzerimde taşımamak için. Ceplerimde umutlarım yol almak istiyorum. Uzun bir yürüyüş yaparak ulaşmak istediğim hayallerim olduğunu biliyorum. 

Bazen cümlenin ortasından başlamak gerekli diyorum. Bu gereklilik notlarım arasında... Başından başlamanın yorgunluğu ile sondan başlayanların umutsuzluğu kabusuyla karşılaşmamak için. Bir kitabın sayfasında ellerim sayfayı çevirmekle kararsızken aklım dışarı çıkmanın kararsızlığında... Bir cesaret pencereyi açıyorum isteksizce gülümseyip kapatıyorum. Soğuğa rağmen çıkıyorum. Ellerim cebimde, yeterli umutlarım üşümesin, der gibi. Annemin üşürsün sözleri kulaklarımda çınlarken aldırmıyorum. Yürümek ve yazmak... Bu iki kelime tanımlayıcım oluyor. Fotoğraf aşkını da paranteze alarak....

24 Mayıs 2016 Salı

ÜÇ DİLEK HAKKI


Bazen cümlelerin tamamlanmaz. Üç noktalarda gezinir durursun. Bu akşam uzun zamandır radyoya ellerimin gitmediğini fark ettim. Oysa lise zamanlarımda televizyon unuttuğum bir teknolojik alet radyo ise dünyayla bağlantımdı sanki. Eski radyo tiyatrolari dinlerdim.
 Bazen en umulmadık bir karakter beni anlatırcasina konuşurdu bazen de hak vermediğim fakat anlamaya çalıştığım durumların içine düşenlere kızardım. Benim kırgınlıklarım uzun sürer kızgınlıklarım değil... Bugün nedense içimi dökmek için yazmak istedim. 
Notlarım eski ve eskiye dair. Yoksa özlem yaşlanmasına mi girdim? Bilmiyorum. Fakat eskinin güzelliğini yeniye taşıyan objeler taşımak ve onların hikayesini dinlemek benim en büyük hobim...
 Şimdi dilek tutma zamanı. Eski moda bir alışkanlıkla şarkı falı tutuyorum, dileğimi ona fısıldamak için.
 Gerçekleşmesini istediğim üç dilek ve üç şarkı ve üç zaman dilimi... Kim bilir belki bir adımlık ya da bir ömürlük mesafe var ama olsun. Eskinin yeniye bakan o güzelliğiyle umut etmek güzel...

21 Mayıs 2016 Cumartesi

KEŞKE

 
Yarın sınav var! Bazen çok büyük haksızlık diye düşünüyorum. Sınavlarla yetişen bir nesiliz ve yine sinava giriyoruz. Bir haftadır aslında hasta yatıyorum. Bloğuma rastlarsaniz eğer beni tanimasanizda dualarınizi isterim tüm KPSS mağdurları adına. Bugün Berat Kandili... Fotoğraf haftalar öncesinden. Benim için çok özel bir camiden. Camilerin benim için her zaman bambaşka anlamları olmuştur. Şehrin bütün  gürültüsünu duduran ve kendinle basbasa bırakan özel yerler. Orada duyduğun ses pişmanlıkların, hüzünlerin,mutlulukların sesi. Bir çeşit terapi gibi. Fotoğraftaki  cami asırlar öncesinden bizlere yadigar değil. İcinde yasanmislari çok değil ama bizden sonrakilere varlığını hissettirecektir. Adana merkez Camisi... Artık Adana'nin o,  Adana da onun oldu sanki. Keske su an ayağa kalkip gidip nefes alabilen diyorum  o kadar ihtiyacım var ki... Mide bulantısı, baş dönmesi ayağa kalktığımda hangisi olacak acaba korkusundan uzak sadece dua ederdim. İnsan sınavlara alıştigini sansa da alışmıyormus yavaş yavaş da olsa öğrendim sanırım.