11 Şubat 2018 Pazar

BEN DE MİMLENDİM :)


ADANA MERKEZ CAMİSİ

         Bugün bir türlü bilgisayar başına geçemedim. Pazar yoğunluğu sarmaladı sanırım beni de. Görünce ben de çok sevindim mimlenmişim :) Teşekkür ederim. https://pastelden.blogspot.com.tr/

1.Dünyayı değiştirecek sizce 3 küçük adım nedir?
Sevgi, empati ve saygı. Bu üç duyguyu pekiştirirsek inanıyorum ki iletişim problemleri hallolur ve bu durum bir çok problemi yok eder.

2.Dünyanın daha fazlasına ihtiyacı olduğu şey nedir?
Yine sevgi derim... Sevgi her şeye çare olmayabilir fakat birçok küçük problemi halletmeye onları problem olarak dahi görmemizi sağlayabilir.

3.Okuduğunuz son kitap?
1984 George Orwell. Etkileyici bir kitaptı.

4.İzlediğiniz son film?
Aile Arasında filmine gitmiştim. Bir Adanalı olarak filmin Adana ile ilgili olan kısımları beni çok güldürse de sonunun daha güzel olabileceği kanaatindeydim.

5.Sizin değişmenizi sağlayan bir hatanız?
Yakın çevremdeki insanlara güven duygum çok fazla. Hata olarak demeyelim ama güven konusunda insanlara fazla güvenmemem gerektiğini öğrendim.

6.Sözcükleriniz eylemlerinizle eşit midir?
Bu durum benim için oldukça önemlidir. Söylediği ile yaptıkları aynı olmayan insanlar bana sempatik gelmez. O yüzden sözcüklerimi dikkatli seçmeye çalışırım daima.

7.Gurur duyduğunuz bir başarınız?
Üniversite 2.sınıf üniversiteler arası hikaye yarışmasında 2. olmuştum. Mutlu olduğum güzel de bir yıl olduğu için başarı ile mutluluk birleşince güzel bir anı olmakta :)

8.Hayattaki öncelikleriniz nelerdir?
Ailem, kurallarım ve kitaplarım.

9.Kendinizde beğendiğiniz 5 özelliğiniz nelerdir?
Bu kısmı düşünmedim. Beş özellik sayamam da ancak fazla empati duygusu olan bir insanım. Kimi zaman bu durum çok yorsa da acaba bana gerçekten öyle mi demek istedi aslında öyle  birisi değil iyi bir insan düşünceleri yorgun bırakabiliyor. Bir özellik daha sayabilirim; A planım B planım ve C planım mutlaka vardır. Bu durum sanırım kendimi üzmemek için koruma kalkanım.

10.Geçen haftanın en güzel olayı nedir?
Google Adsens hesabım onaylandı :)

Bu yazımı okuyan herkes mimlensin... Tanımak güzel bir duygu.



9 Şubat 2018 Cuma

HİMALAYA HERBALS KREM


Uygun fiyatlı indirim zamanı özellikle alınması gerekenler kısmında not aldığım bir marka HİMALAYA... Kırışıklık karşıtı bu kremi yılbaşı indirimi zamanı oldukça uygun bir fiyata almıştım. Kullanım sonrası hemen yorumumu yazmak istemedim. Belirli bir süre geçsin istedim. Şu sıra kış mevsimi yaz mevsiminden esintiler yaşatsa da cilt bu aylarda kuruma fazlasıyla eğiliminde oluyor. Kremlerin yan etkileri beni korkuttuğu için hafif içerikli koruması olan kremleri kullanmaya çalışıyorum. Himalaya herbals kokusunun rahatsız edici olmadığını hatta hoşuma gittiğini söyleyebilirim. İçerisinde aloe vera olması ferahlatıcı bir etki yapmakta. Yoğunluğu az emilim çok çabuk. Ancak etkilenme kısmı bir yana bir daha alır mıyım sorusu üzerinden gidecek olursam ikinci kez almak yerine farklı ürünlere yönelirim. Sakin bir krem ancak etkisiz. Kremi sürmemiş hissi belli bir süre sonra acaba sürmüş müydüm sorusunu size sorduruyor. Olumsuz bir etkisinin olmamasının yanı sıra olumlu da bir etkisi olmayan bir ürün. Kuruyan bir cilt yaşlanma eğilimi de diğer ciltlere göre daha fazla oluyor gibi bir söylem var bence haklılar. Bu kremin de nemlendirme özelliği çok zayıf. Beklentilerimin altında kalan bir ürün oldu ne yazık ki.
Yorumlarınızı bekliyorum...

7 Şubat 2018 Çarşamba

TUTUNAMAYANLAR



         TUTUNAMAYANLAR... Tek bir kelime ile hüzün, mutsuzluk, kırgınlık ve biraz da büyüyememek... Özetlenebilir mi sahiden sorusunun cevabı olan bu kitap özel bir kitap. Mevsimi olan bir kitap!  Kitapların da mevsimleri vardır derim. Sonbahar gibi acısını sessizce yaşatanlar kış gibi keskin bahar gibi umutlu ve yaz kadar parlak... Büyük yükümlülükler yüklememek hatta yüklenmemek gerekir derler. Belki de ruh halimize göre değişen yansımalı bir dünya var. O dünya da kitap karakterlerinin duyguları aslında yansımaları var. Tutunamayanlar da benim için lise döneminde okuduğum ara sıra altını çizdiğim sayfaları bir kitap falı bakarcasına açıp baktığım bir kitap. Umutsuzluk umudun komşusu derler; Hayal kırıklığı sevincin oda arkadaşı  :)

"En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni." bu satırları karalamaktan çok daire içine almışım. Ben de hayır demeyi öğrenemeyenlerdenim. Kırmak yerine kendisinin kırılmasını tercih edenlerden...

''Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel itina isteyen varlıklardır. Ne yazık, bu meslekler de artık olur olmaz kimselerin elinde, sattıklarıyla ilgileri olmayan kişilerin. Durmadan kitaplara ve çiçeklere eziyet ederler, onlara nasıl davranılacağını bilmezler. Bana kalırsa, bir "kitapları koruma derneği" kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesini önlemeli...''

 Öyle ki bir dönem kitap okurken ayraç koymayı unuttuğumda sayfaların yapraklarını bükmek yerine kaldığım satıra kadar not alırdım başka bir deftere kıyamazdım. Sonradan anlıyor insan bir kitabı okurken eskilere dair gördüğün bir iz bir sayfa yırtılması dahi önemli anlamlar taşıyor. O an ki sevgini, öfkeni en çok hüznünü...

    "Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım, mürekkeple yazmışlar; oysa ben kurşun kalem silgisiydim, azaldığımla kaldım." Çok üzülmüştüm bu satırları okuduğumda. İstemsizce karaktere üzülme; her ne olursa olsun demek istemiştim.
      Tutunamayanlar sayfa sayısının uzunluğuna inat bir çırpıda okunmayacak belki ama derinlere işleyecek nadir kitaplardan. Mühendis Turgut karakterinin  Selim adlı arkadaşının intiharını bir gazete haberi olarak öğrenmesi bu olaydan etkilenmesi sonucu bu intiharı araştırma isteği ile sorgulaması ve anlamaya çalışmasını temel alan bir kitap uzun uzadıya özetlemektense kısaca yazmak istedim. Yer yer eleştirilere yer veren psikoloji ile alakanız dahi olmasa da yorumlama ihtiyacı duyacağınız paragrafları o an olmasa dahi sonrası anlamak için not alabileceğiniz bu kitabı kütüphanenizde olması gerekenler kısmına ekleyebilirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum...

5 Şubat 2018 Pazartesi

DOĞRU ŞAMPUAN

 
   
Doğru şampuanı bulmak bence büyük bir şans! Ki hala aramaktan vazgeçmesem de bir ara gerçekten saçlarıma iyi gelecek güzel bir şampuan var mı diye sorguluyordum. Uzmanlar şampuanınızı değiştirin sabit kalmasın diyor aslında haklılar da saç bir süre sonra alıştığı özellikleri yadsımaya başlıyor. Son iki yıldır özellikle parabensiz ürünleri tercih etmeye çalışıyorum. Saç konusunda da bir dönem saçlarım çok fazla döküldüğü için hassaslaştım sanırım. Dökülmeler de kansızlık etkili olsa da stres de oldukça önemli bir faktör. Hayatımızdan stresi uzaklaştırmak bu zamanda zor ancak insan bir şekilde stresi yönlendirmeyi başarıyor. Eda Taşpınar at kuyruğu şampuanını ablam almış memnun kalmıştı bende onun tavsiyesi ile almış bulundum. Sonrası benim şikayetlerimi o da dile getirince sanırım saç derisi hassasiyetleri de değişiyor.

 

             "Daha Işıltılı ve Dolgun Saçlarla Sen de Büyüle Herkesi..." sloganı ile  tüm saç tipleri için olan bu kozmetik şampuanı (benim çabuk yağlanan bir saç tipim var) yılbaşı indirimi zamanı almıştım.
etkileri: Saçların zarar görmüş keratin yapısının onarılmasına yardımcı olarak saçlara gövde ve hacim kazandırır. Saçları besler. Saçları yüzey aktiflerin irritasyonuna karşı koruyarak nemlendirilmesine yardımcı olur. At kuyruğu bitkisi ile zenginleştirilmiştir. Paraben katkı maddesi içermez.

        Belirtilen özellikle bunlar... Paraben katkı maddesi içermemesi dolasıyla ve ablamın tavsiyesi ile aldığım bu şampuanı kullanırken fazla bir saç dökülmesi yapmaması ilk başta hoşuma gitse de çünkü şampuan değişimleri sırasında çok fazla saç dökülmesi yaşanıyor. Bana tavsiye edilen özellikler arasında saçlardaki yumuşaklık hissinin hemen kendisini göstermesi vardı evet bu özellik artı bir yön ancak kullanım sonrası neredeyse aradan vakit geçmeden kaşıntı yapması ve saç derisindeki sivilce oluşumu beni oldukça hüsrana uğrattı. Bende bu etkiler hemen oldu. Ablamda ise daha sonra oldu. Beklentilerimin altında kaldı. Saç dökülmesi değişim sırasında olmasa da sonrası dökülmenin devam etmesi ikinci kez alır mıyım sorusuna Hayır cevabını verdirtiyor.
        
Yorumlarınızı bekliyorum. Sizin de memnun kaldığınız şampuanlar varsa lütfen yorumlarınızda belirtin :)

3 Şubat 2018 Cumartesi

ANTONIO BANDERAS PARFUM

 
 
Sevdiğiniz vazgeçemediğiniz kokular var mı? Genelleme yapmak, kokuların karakter analizi haddim değil. O yüzden ben kendi sevdiğim vazgeçemediklerim üzerinde duracağım. Özel gün kokusu(düğün, davet, nişan vs); günlük kullanımdaki kokular ve  arkadaşlarla olan buluşmada kullandığım kokular... 

Üç farklı ben gibi aslında değil. Watsons indirimden Antonio Banderas Her Secret Temptation parfümünü 60 TL gibi bir fiyatı ile almıştım. Bu ara sıklıkla elim gidince kış aylarında özellikle şekerli ancak baskınlığı belirli bir süre sonra giden özdeşleşen kalıcı ancak size sarıldıklarında sensin bu senin kokun şeklindeki kokuları seviyorum sanırım. 

Cecile Diva kokusunu anımsatsa da durdukça kendisini sabitleyen bir yapısı var. Öncesi Antonio Banderas Her Secret Golden kullanmış birisi seçtiği kokuları başarılı buldum. Ancak yasemin kokusu seven birisi hayatımdaki en özel günlerin kokusu daima yasemin olacak. Bu bende vazgeçemediğim bir alışkanlık haline gelmiş olabilir.

 Bazı kokular size güzel anıları hatırlattığı için kalbinizin bir köşesinde yer edinirken amaçsızca tebessüm ettiriyor. Yasemin nadide bir çiçek. Belki sıradan fark edilmeyen bir çiçek. Duvar kenarında yazı anımsatan gecenin hakimi olan güzel çiçek. Ebatının çok daha fazlasını başarabilmeyi gösteren. Sizin de favori kokularınız; çiçekleriniz varsa yorumlarınızı bekliyorum....

1 Şubat 2018 Perşembe

DOKUZUNCU HARİCİYE KOĞUŞU/PEYAMİ SAFA



Geçenlerde kütüphanemi düzenlerken elimde Dokuzuncu Hariciye Koğuşu kitabı; aldığım notlara bakarken buldum kendimi. Lisede okumuştum ilk kez. Peyami Safa'nın okuduğum ilk kitabı idi. Oldukça etkilenmiştim.
Özel kitaplar vardır. Yazar kelimeleri ,duyguların dili olarak öylesine güzel kullanır ki hiç bilmediğimiz duyguları anlamaya başlarız. Aşık olmadan aşkı anlamak,  mutlulukla elindeki balonla koşan küçük bir çocuğun balonu rüzgara kapıldıktan sonraki o üzüntüsüne belki de o çocuktan daha fazla üzülmek gibi... Kitapların dünyasını seviyorum. Televizyon, sinema belki
sayamayacağım bir yığın teknoloji dünyası onların veremeyeceği bir duyguyu veren kitapların yanında sönük kalmakta. Ki o duygu; "samimi gerçeklik "en hayalperest bir kitapta dahi gerçeklik köşede bekler; o dünyaya aşina olan insanlar empati duygusu yüksek olan insanlar olur.
 İşte Dokuzuncu Hariciye Koğuşu da benim için acı duygusunu hissettiğim; karaktere üzüldüğüm kitabın bazı bölümlerinde hak verdiğim bazı bölümlerinde ise kızdığım empati dolu bir kitaptı.
Kısacası benim için de bu kitap gerçek bir acıyı hissettiğim özel bir kitaptır.
"Yalana her şey isyan etmelidir. Eşya bile; Damlardan kiremitler uçmalıdır, camlar kırılmalıdır hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır..."
         Bu alıntı dahi kızgınlıkla karışık hayal kırıklığını barındırmakta. Acı çekmenin ve ümitsizliğin somut haliyle kelimelerle tasvir edildiği bu kitabı okumayanlar var ise okumanızı tavsiye ederim.
  Nüzhet'e duyulan aşkın samimiyetine karışan içsel bir duygu yıkımı karakterde öylesine güzel yansıtılmış ki yazarı tebrik etmemek mümkün değil. 15 yaşındaki hasta olan bir çocuğu anlamak için çabalansa da şu ayrıntıyı vermeden edemeyeceğim anlamak da bir yere kadardır. Hastalığı yaşayanların üzerine gereksiz yükler koymak yerine onları bir nebze olsun mutlu edilebilinse dahi ruhlardaki acı derine işlemiş olabilir.
     "Kırkını geçmiş insanların tecrübelerine sahip olduğuma inanıyordum, fakat hala Nüzhet'e aşık olduğumu kendime itiraf edemeyecek kadar çocuktum."
           Kahramanımızın ayağındaki rahatsızlıktan kurtulabilmek için sayısız doktora görünmesi ve sonuç olarak stresten uzak bir yerde istirahat dönemi geçirmesi tavsiye edildiğinde akrabaları olan Paşa'nın köşkünde kaldığı dönem; kendi evi ve hastane geliş gidişleri atmosferini bire bir görüyormuşçasına okunulan bu kitap; kütüphanemizde olması gereken kitaplardan...

Yorumlarınızı bekliyorum.
        

29 Ocak 2018 Pazartesi

SHEISEDO


           Kısır bir döngüde hissettiğiniz zamanlar oldu mu veyahut uğraşmaktan yorgun düştüğünüz zorunluluklar... Zaman hızla akıp giderken neresinden tutmaya; yakalamaya çalışırsak çalışalım bir yerlerde durduğumuz yere çakılı kalıyoruz. Hata yapmaktan korkanlar için adım atamaz derler. Bu yüzeysel bir düşünce gibi gelse de bazen adım atmak için bir adım ve bir adım ileri yerine iki geri bir ileri yol almak gerekebilir. Bu hafta sonu bunu anladım. İşin özü alışkanlıklar iyi bir  savunma mekanizması olsa da yeniliğe kucak açmaktan kaçınmamalıyız.
     Shiseido intensive anti spot serum yılbaşı indiriminden aldığım bir üründü. Boyner indirimi ile her 300 TL lik alışverişe 100 TL indirim gibi bir kampanyası vardı. Yüz lazeri sonrası cildinizdeki durumu korumak istiyorsunuz. İtiraf etmeliyim ki yüz lazeri sonrası krem konusunda biraz daha hassaslaştım. Bir ara lazer konusunu da ayrıntılı olarak anlatmak istiyorum. Shideido ürünleri; ününü fazlasıyla duyduğum gerçekten kaliteli, kişi memnuniyeti olan ürünler olarak kendini kanıtlamış. Ben de ilk kez bu ürünü kullanma fırsatı buldum. 429 TL olan fiyatının yanı sıra ayrıca 100 TL lik bir indirimi daha vardı söylemeyi unuttum. 300 TL sonrası 100 TL indirim artı hediye çeki. Pahalı bir ürün , muadil olarak daha farklı ürünler arayışında da bulunacağım ancak belirtmeliyim ki cilt tonumu eşitledi. Leke kremleri arasında bu özelliğine hemen bir artı koymalıyım. Hatta cilt tonumda açılma da hissettim. Bu ürünü ablamla ortaklaşa kullanıyoruz. Aslında iyi de oluyor iki farklı cilt tipindeki değişimleri aktarma fırsatı buluyorum. Cilt tonunda açılma onunda belirttiği özellikler arasında. Ben lazer sonrası cildimdeki reaksiyonları minimuma indirmek için kimi zaman sivilce sonrası geçen süreçte kalan sivilce lekesi olabiliyor bu durum için kullanmak amacım; temiz ve ferah bir cilt. Ablamın ise çilli bir cilt yapısı var. Bazı bölümlerinde cildinin lekelenmeleri olan bir yüz. Lekeler üzerinde gözle görünür bir durumu yakalayamadığını belirtti. Yani o şuan nötral bir yaklaşımda.
Bize danışmanlık yapan bayan kesinlikle cilde zarar vermediğini güneş koruma faktörü ile cildi koruduğunu belirtmişti. Bu yönü bana BB ve CC kremleri hatırlatsa da problemleri yoğun olmayan cilt muhafazası yapmak isteyenler için güzel bir ürün.
             
          Yorumlarınızı bekliyorum....